22 Haziran 2011 Çarşamba

NORMAL


Normal norma uygun demektir. Peki ya norm? Ortalama boyut. Yani normal, ortalama boyutlardademektir.Orta boy. Herkes gibi, bireyselliği vurgulanmayan hatta bireyselliği olmayan.

Kendi içinde bir evren içeren bir insan, bir diğeri ile aynıymış gibi muamele görebilir, buna kendidahi inanabilir, bunu savunabilir, anormallerle kendisine öğretildiği şekilde bir mücadele dahiveriyor olabilir. Ama bunların hiçbiri her insanın eşsiz olduğunu ve bireysel değerlerinin ve düşüncedünyasının aslında ona insan ismini verdiği gerçeğini değiştirmez. Özgünlük değer katar, hiçbiranne “baba benim çocuğum diğer tüm çocuklar gibi, ne harika” demez. Çiçeklerdir aynı şekildegübrelendiği zaman aynı şekilde açan ve ya hayvanlar. Ki onların bile bireyselliğinden bahsedilebilir.

Normal nedir biliyor musunuz? Bir restoranın patates kızartması satabilmek için her boyuttakipatatesi satabileceği ve dolayısıyla kar getirebilecek şekilde normal çubuklar şeklinde kesmesidir.Hiç sistemin ihtiyacı olan şekilde şekil verildiğimiz ve bireyselliğimizin yok edildiği hissine kapılıyormusunuz? Ben kapılıyorum.

Toplum olarak daha yüksek refah seviyesinde yaşamak normal ölçütlerinin minimuma indirilmesiylemevcuttur bu aynı zamanda bir toplumun ilerlemesinin de anahtarıdır. Ayrı ve yeni fikir vedüşünceler, çeşitlilik, potansiyelini kullanması engellenmemiş bireyler keşifleri getirir. Buna örnekherhangi bir avrupa kentinde sokaktaki insanların çok çeşitli şekillerde giyinmeleri olabilir, onlarlaentellektüel anlamda paylaşım yapabilecek kadar yabancı dil konuşanlar için düşüncelerinin de çokçeşitli olması, hayat meşgalelerinin de çok çeşitli olması, zevk aldıkları şeylerin de çok çeşitli olması,hayal güçlerinin yüksek olması ve bireysellikleri engellenmediği için sevgi destekli iş yapabilmepotansiyellerinin açığa çıkmış olması ve topluma gerçekten bir şeyler katan bireyler olmaları daolabilir. Ve tabi kendini ifade edebilen bireyler olarak mutlu olmaları.

Nispeten özgür toplumlardan neden feyz almalıyız biliyor musunuz? Çünkü ben yurt dışındayaşamış bir insan olarak şunu çok net bir şekilde ifade edebilirim. O insanlar daha mutlu ve sağlıklı.O toplumlar çok daha demokratik. Örnek, Fransa’da 2005 yılında dönemin başbakanı Villepin biryasa geçirdi. Yasa şunu içeriyordu : Şirketler için ilk kez işe girmişleri işten çıkarmak için gerekçegerekmez. Bir takım ön bilgiler vereyim; sosyal yönü çok gelişmiş bir toplum olan Fransızlar iştenneredeyse çıkarılamaz. Ciddi bir gerekçe olması gerekir çünkü eğer bir kişi işsiz kalırsa onun maaşınıdevlet işsizlik sigortası olarak öder. Villepin o dönemde iş dünyasına yaranmak için bu yasayı çıkardıve hatta savundu : “yeni yasa ile şirketler için yeni mezun çalıştırmak daha cazip hale getirilmiştir.”Fakat tezgaha uyanan lise öğrencileri eylem yaptı. Otoyolları kestiler, ateşler yaktılar, SNCF (hızlıtren işletmesi) gibi bir çok başka kurum destek için grev yaptı, ülke bloke oldu, hayat durdu. Sonuç ;Villepin istifa etti, yasa geri alındı. Bu tepkiler bizim ülke için ne kadar normal? Kendini özgürce vekorkusuzca ifade etmek. Bir başka sebep ise benim çevremdeki neredeyse herkes mutsuz, umutsuz,hasta ve cahil. Halbuki Fransız arkadaşlarım için şu saydıklarımın tersi geçerliydi.

Özünde kimse normal olmak istemez. Kaldı ki normal olmak hükmedilebilir olmayı beraberindegetiriyor. Düşünün bir çobansınız, koyunlardan beklentiniz nedir? Sürüden ayrılmamaları, bireyseldavranmamaları. Buna yönetim deniyor. Peki insanları normalleştiren, nedir? Anormal olmanınkorkusu. Bu kadar basit. Sürüden ayrılanı kurt kapacağı gibi.

İnsan koyun değildir, güdülemez, temelde kimse kimseye ne yapacağını söyleyemez, çalmadıkça

ve başkasına zarar vermedikçe herkes istediğini yapar. Dünyadaki tüm sorunlar, ki dünya uzaydanbakıldığında kendi kendini yok etmenin eşiğindeki bilinçsiz sakinleri olan bir küredir, birilerinin birdiğerini yönetmek ve sömürmeye çalışması sebeplidir. Bu sebeple insanlar normal adı altında erkenkalkar, işe gider ve bütün gün insanlığa ne getirdiği belirsiz, şirket sahibine para getirdiği belirli biriş yapar. Köpeğe atılan etsiz kemik hesabı yılda 2 hafta tatil yapar, tvde tatil reklamlarında “herkesadına hepimiz tatil için yaşıyoruz” denir kimse bir şey anlamaz, hayatta hiçbir istediğini yapamaz,özgün tüm yönleri körelir, tüm isteklerini erteler ve normal olarak şikayet eder. Öğrenilmiş çaresizlik.Ama bu durumdaki bir insan neden çocuğunu da aynı kendine benzetmeye çalışır? Çünkü kendi içinsahip olduğu korkuların tamamını çocuğu için de hisseder. Korku varken, sevgi yok, özgürlük yok,anlam yok.

Normal olmak bir suç olamaz, korkutulmuş insanı gösterir. Korkular öğrenilir, aileden, okuldan vetoplumdan. Kişinin ne kadar korktuğu, ne kadar kurala önem verdiğiyle ölçülebilir.

Unutmayın derim, kuralların ve korkuların tamamı zamana ve coğrafyaya göre değişir. Değişmezdeğildir. Değişmez olan tek şey insanın değeridir. Kuralların evrenselliği yoktur, insan uydurmasıdır,ve yukarıda belirttiğim gibi cahil, mutsuz, umutsuz ve hasta insandan köle olur ve bu durumaöğrenilmiş çaresizlik denir. Çaresiz insandan köle olur, bir çoğumuz gibi. Ben sokakta herkes gibiolmayan birini gördüğümde herkes gibi onu eleştirmek yerine ona saygı duyuyorum, belli ki bu insanhayatın, kendinin ve özgürlüğün gerekliliğinin diğerlerinden çok daha fazla farkında... Normal değil.