16 Şubat 2013 Cumartesi

İsimsiz


Vodafone red reklamını seyrettim demin. Bu kadar başarılı bir reklam olabilirdi ancak, hem teknik hem fikirsel açıdan. Kendi sunumum onun aynısı olsun istedim.

Ardından Cahit Berkay (ezbere yazdığım isim) turkcell reklamında o en bilindik şarkılarından birine turkcell tarifeleri sözleri yazmış, onu okuyor. Suçlamak yargılamak olurdu. Sebebiyle ilgilenilmeli.

Bundan önce Aykırı Sorular isimli programda bir transseksüelin annesinin kendini açık ettiğini gördüm. Görmediğimiz için yok sandıklarımız. Her gün öğreniyoruz.

İki saat önce son 2,5 senedir çok şey paylaştığım insan bir saygısızlığımı gördü ve beni hayatından çıkardı. İlk tepkisi “benim ... ... kullanamazsın” oldu. Sabah onu 06.00’da uçağa da bırakmıştım halbuki.

Gün içinde kendimi hayatımda hiç yapmadığım bir iş alanında sınadım. Psikolojim bozuldu. Çöpmüşüm gibi hissettim.

Aynı gün içinde harika bir karşılaşmam da oldu.

Önceki gün yazdığım yazı ise aşağıda, bir kaç eksik kalmış ahkam ve bir insan hikayesi var.

Sorunsuzluk

Bu mümkündür. Hali hazırda sorunlarınız var. Olası sorunlarınız da. Fakat bakış açısı diye bir şey de var.

Bir oğluna veya kızına tecavüz edilip öldürümüş  bir kadın düşünün. Başka bir oğlu PKK’ya girmiş Pişmanlık Yasası ile çıkmış, hapis yatmış, hapisten çıkmış, çıktığı gün PKK öldürmüş. Bu kadın tamamen içe kapalı yaşıyormuş, bir yerlerde hizmetçi olarak. Bu insandan bana ne diyenler, kapasın çıksın zaten.

Bu kadın EFT ile iyi oldu. Başak Yıldırım ile yaptığı bir çalışmadan sonra. Halbuki o senelerce kendini olur olmaz şeylerle suçlayıp durmuştu, herkes gibi.

“Kendi sorunum aman kendi sorunum” derken başkaları umrumuzda olmalıdır. Çünkü bu hikayede ki ders ; ne yaşamış olursanız olun, asıl sorun ne yaşadığınız değildir, buna bakış açınızdır. Kendinizi konumlandırmanızdır. Bu hikayeye okuyucuların baktığı gibi bakabilmek yani “benim başıma gelmemiş” gibi hissetmek insanın kurtuluşudur. Bu “Duygusal Özgürleşme”dir. Gerekirse duygusuzca. Bazı durumlarda keskin inançların sorgulanması gerekecek.

Eksik olan sadece biraz daha cesaret, affedicilik ve umut. Bunun tesisi hayata ve size yüzeysel, herkes aynı imiş gibi bakan ve yaklaşan yöntem veya savunucuları tarafından imkansızdır. EFT siz bunu anlamadan ve ihtimal vermenize bağlı olmadan yapar, daha doğrusu EFT kullanarak siz yapmış, kendiniz için yapmış, bir zahmet yapmış olursunuz.

Dışarıda aradığınız sebep sonuçların tümü içinizdedir ve kendinize tek yardım edebilecek de. İçinizde dediğimiz; kafanıza doldurulmuşlar, bunlara bağlı tonla duygu ve zihinsel ilişkilendirme, dolayısıyla davranışlarınız ve bedensel durumunuz. Ama sadece bu değil. Hayata ve başkalarına duyduğunuz sevgiyi simgeleyen, kesinlikle anlatılmaya çalışılmayan ve anlatılamaz merakınızdır. Kendine adam gibi 4-5 soru sormak “uyanış” olacaktır. Ertelenebilir, sözüm yok. Ama daha ne bilmediğinizi bilmenin sınırında, “neler olabilir ki?” diye yeni düşünmeye başlamış, kendine keşfin ilk adımını atıyor olacaksınız.

Sorunsuzluk geçmişini EFT ile temizlemek ve gündelik sorunlarda ise bir olay olur olmaz, üzerine EFT uygulaması yapmak ile olur. İleri seviyede bir kanseri iyileştirmenin en kolay yolu kanser olmamayı bilmektir.

Günlükse günlük.

7 Şubat 2013 Perşembe

Keçiler ve Kadirbil





Keçi bildiğiniz keçi, Kadirbil tek parça bir isim. Bizim Osman'ın kuzeni. Oğuzhan'la da çocuklukları geçmiş. Osman o zaman ufakmış. Altı yaş farkları var. Kadir yetmiş beşli.

Kadirbil bir sürü iş denedikten sonra (geçmişine girmiyorum) en son çobanlıkta huzuru bulmuş. İsviçre tipi keçiler. Çok güzeller ve yavrular inanılmaz. Daha yeni ağılları olmuş. Toplam kırk taneler. Adapazarı Hendek yakınlarındalar.

Geçenlerde bir videomda "Bursa'ya gideceğim" demiştim. Sonrakinde de "gidemedim" dedim. Burası orası işte. Osman diyordu.

Önce Kadirbil'i ve keçilerini bulmak için iyi bir tırmandık. Aslında bir şey değil de biz tabi biraz antrenmansızız. Biz daha bismillah gittik, bulduk, bir oturduk. Kadirbil başladı "şunun adı şu, bunun adı bu" falan. Ben önce bir dağlara falan bakmak isterdim. Ama O da değişik insan, biraz hakkaten Oğuzhan vari.

Ama o an öğrenmeye başladım keçilerin isimlerini. Aklımda tuttuğum kadar. Erkek ve dişiler, yaşlar, boynuzlarla ilgili (FAQ) sıkça sorulan sorular falan. Yok sütüydü, ürünleri, genel fiyatları. Çoban nedir ne değildir? Bir buçuk sene olmuş.

Bir gün diye gittik ama varmak zaten öğlen 3'ü bulduğu için o gece kalıp ertesi akşam dönmeye karar verdik. Kadirbil'de kaldık. Eşi ve çocuklar yoklardı.

Döndüğümde, gece 12.00'da "iyi gözüküyorsun" dendim. Öyle de hissediyordum.

Tam ve gerçek bir doğa gerçekten en azından aralarda herkesin ihtiyacı.

Keçi ile koyun çok farklılarmış. Koyun önüne ne gelirse yiyor ama keçi sıkılıyor. Keçilerle bir iletişim kuruluyor ve hepsinin karakterleri başka. Hareketli hayvan.

Artık ormana bakınca ayı da görüyorum toprak altında kış kestanesi de...