7 Şubat 2013 Perşembe

Keçiler ve Kadirbil





Keçi bildiğiniz keçi, Kadirbil tek parça bir isim. Bizim Osman'ın kuzeni. Oğuzhan'la da çocuklukları geçmiş. Osman o zaman ufakmış. Altı yaş farkları var. Kadir yetmiş beşli.

Kadirbil bir sürü iş denedikten sonra (geçmişine girmiyorum) en son çobanlıkta huzuru bulmuş. İsviçre tipi keçiler. Çok güzeller ve yavrular inanılmaz. Daha yeni ağılları olmuş. Toplam kırk taneler. Adapazarı Hendek yakınlarındalar.

Geçenlerde bir videomda "Bursa'ya gideceğim" demiştim. Sonrakinde de "gidemedim" dedim. Burası orası işte. Osman diyordu.

Önce Kadirbil'i ve keçilerini bulmak için iyi bir tırmandık. Aslında bir şey değil de biz tabi biraz antrenmansızız. Biz daha bismillah gittik, bulduk, bir oturduk. Kadirbil başladı "şunun adı şu, bunun adı bu" falan. Ben önce bir dağlara falan bakmak isterdim. Ama O da değişik insan, biraz hakkaten Oğuzhan vari.

Ama o an öğrenmeye başladım keçilerin isimlerini. Aklımda tuttuğum kadar. Erkek ve dişiler, yaşlar, boynuzlarla ilgili (FAQ) sıkça sorulan sorular falan. Yok sütüydü, ürünleri, genel fiyatları. Çoban nedir ne değildir? Bir buçuk sene olmuş.

Bir gün diye gittik ama varmak zaten öğlen 3'ü bulduğu için o gece kalıp ertesi akşam dönmeye karar verdik. Kadirbil'de kaldık. Eşi ve çocuklar yoklardı.

Döndüğümde, gece 12.00'da "iyi gözüküyorsun" dendim. Öyle de hissediyordum.

Tam ve gerçek bir doğa gerçekten en azından aralarda herkesin ihtiyacı.

Keçi ile koyun çok farklılarmış. Koyun önüne ne gelirse yiyor ama keçi sıkılıyor. Keçilerle bir iletişim kuruluyor ve hepsinin karakterleri başka. Hareketli hayvan.

Artık ormana bakınca ayı da görüyorum toprak altında kış kestanesi de...



Hiç yorum yok: