14 Mayıs 2011 Cumartesi

EGO

13.Mayıs.2011


Ego, birinin birisinden herhangi bir alanda daha üstün olduğunu düşünmesi veya üstün olmak istemesini getiren içsel güçtür. Negatif ego “herkes benden yukarıda”, pozitif ego “herkes benden aşağıda” fikrini barındırır.

Eşitsizliği ön görür, rekabet içerir, dolayısıyla en temelde sevgisizliktir.

İnsanın ruhani yolu Sufizmde de dendiği gibi nefs yani egolarından (olabildiğince) arınmaktır.

Fakat bizi daha çok ilgilendirmesi gereken şey.

Ego zarar verir. Üstün olmaya çalışan kişi, üstün olduğu zaman işler yolundadır (ör: caddede bir barın girişinde “falanca Bey hoş geldiniz” denmek, itibar görmek). Ama askerlik sırası kuyruğunda işler aynı olmaz, “geçsene sıraya” diye bağırılmak o an zor gelir. Aslına bakarsanız kayırılmamak güçlü öfke başlatır. Ve gerisini siz tahmin edin. Sokakta zor durumdaki bir insan için fazla üzülmek te anyı şeyi gösterir. Çünkü içerisinde şu düşünceyi barındırır “ kendimi aynı durumda düşünemiyorum”. Dolayısıyla aşırı üzülür. Halbuki tam şu an dünyanın bir köşesinde insanlar kafasına bomba yerken veya Hindistan’da birileri çöpte yaşarken “ben nasıl olurda sokakta yaşarım, ben nasıl hasta olabilirim, benim nasıl şuyum olmaz buyum olmaz” diye düşünebilmek (farkında olarak veya olmayarak), kendinizi onlardan üstün görmektir.

Ego, kolaylıkla olumsuz hissedebilmektir. Ego, olumsuz duygular ve hastalıklar paralel yürür. Hastalıkların birer işaret olması, geçmişimizde kabul edemediğimiz parçamızı kabul edinceye kadar bizimle birlikte olduklarını bilmek gerekir. Ego bize hediye olarak bir ton kabul edilmemiş parça katacaktır. Her hangi aşırılık yaşayanlar için babamdan duyduğum bir laf “Önce sivriler yontulur ve denizde tek bir sivri köşe bulamazsın”.

Hayat insana hep bir şeyler öğretir. Öğretmeye çalıştığı “üstün olmaya çalıştıkça altta kalacaksın”, “ne kadar olumsuz hissedersen o kadar psikolojik ve fizyolojik olarak hasta olacaksın” ve “herkes eşdeğerdedir”.

Çeşitli alanlarda gelişmişlik mümkündür. Ruhen, maddi, zeka olarak, güzellik olarak, etkileyicilik olarak, yaş vs. Hiçbiri insanın değerini değiştirmez.

Bir dedenin “öp bakayım elimi” demesi, bir anne veya babanın 30 yaşına gelmiş çocuğuna hala ne yapacağını söylemesi, baskı yapması ve tehdit etmesi, bir öğretmenin öğrenciyi azarlaması, bir tanesinin “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” demesi. Sadede gelirsek birisinin birisine ne yapması gerektiğini söylemesi diyebiliriz. Öfkeli veya öfkesiz, farkında olarak veya olmayarak “ben senden daha iyi biliyorum” fikrinde olması.

Karşısındakinin kendisiyle aynı değerde bir insan olarak her istediğini yapmak ve düşünmek özgürlüğüne inanmayan bir insan, kendisi de özgür olmayacak. Ancak karşısındakinin özgürlüğüne yüzde yüz oranda inanan kişi kendisi de yüzde yüz olarak özgür olabilir.

Ego tüm bunları yok eder. Sevgi veremiyor ve alamıyor durumda kalınır.

Başka zararları da var. Ego oranında şifalanılamaz ve şifalandırılamaz. Kişinin herhangi durumlarının iyleşmesi engellenir. Meslek egosuna sahip birisinin (mesleğinde akademik dünyada söz sahibi) herhangi bir ağrısı veya üzüntüsü varken, kendisine teklif edilen EFT uygulamasını “saçmalama, tabii ki istemem” diyerek reddetmesi,bunu yaparken bir saniye dahi düşünmemesi. Sırf sorununu başkasına anlatmak zorunda kalacak birinin “kendime bunu yapamam diyerek” çözüme uzak durması. Kendine yapılan yardımlar için teşekkür edemediği için yardımın kesilmesi, ve üzerine bu kişinin suçluluk hissetmesi. Bir şifacı içinse (bir yaşam koçu olabilir), kendi egoları sebebiyle karşısındakini yargılamaktan vazgeçememesi veya kendi doğruları doğrultusunda tavsiye verir olması. Halbuki şifacı kişi karşısındakini yargılamaz, ne yapması gerektiği söylemez, sadece hayatında değiştirmek istediği her ne ise bunu yapamıyorken yapabilmesi yolundaki engelleri kaldırır.

Ego acı ve üzüntüden doğar ve beslenir. Bu sebeple insanı olumsuz durumunda tutar. Bu sebeple ülkemiz insanı hayli egoludur ve arabesk müzik dinler. Tüm şarkılar acı, hüzün içerir. İnsanımız ilk başta acılarla mı bu duruma gelir? Değil mi? İbrahim Tatlıses buna bir örnek olabilir mi veya bir politikacı, geldiği yeri bilenler için Hitler.

Tek sebep acı çekmiş olmak değil tabii ki. Basitçe ailede şımartılmış olmak kendini üstün görmek için yeterli.

Ailede sevgi arsızı, her istediğini elde etmiş ve şımartılmış olan bir kişinin ilerleyen yıllarda sevgilisinin terketmesi üzerine kendini kanser edecek kadar üzülmesi acıdır. Altında tek şey yatar “nasıl olurda bunu yaşarım?”. “Yaşardın, herkes yaşar”.

Haberiniz olsun

Oytun OKKIR

EFT Terapisti

6 yorum:

gozde dedi ki...

oytuncum kalemine, ruhuna ve beynine sağlık. aynı bakış açısını paylaştığımızı düşünüyorum. bu bakış açısıyla bakan insanlar olarak sivrilen yerlerimizi törpülemeyi amaç ediniyoruz bence bu bile muhteşem bir adım herkes için. Ego her insanın içinde var olan birşey, suçluluk duyulacak birşey değil ancak benim sonuca varamadığım tek nokta şu; bizler törpülemeye çalıştığımız egolarımızı baskı altına alıp dizginleyebiliyoruz belki ama aynı zamanda patronlarımız, arkadaşlarımız vb etrafımızda bir sürü insan var onlarla nasıl başedeceğimiz konusunda da bir fikir verebilir misin?

örneğin; içimden patronumun ne kadar egosantrik bir insan olduğunu bilmek ve hata yaptığını görmek bana yetmiyor çünkü yaptıkları bana zarar veriyor. tahmin edersin ki onlara pek laf söylenmiyor.. :) Yada bir arkadaşın söz konusu ise...

Hepsini hayatından çıkartmak da bir çözüm olmuyor...

Bu konu hakkında da yorumlarını beklerim

Sevgiler

Gözde Özgül

Defne'nin Günlüğü dedi ki...

Ego bencede herkeste olan ama aşılması gereken bir duygu olmakla birlikte , fazla aşılmasının insanları bencilliğe götürdüğünü ve aradaki ince farkı anlayabilecek insanlara ancak fayda sağlayacağını düşünüyorum.
Örneğin durumu köti olan birine üzülürken egomuz çalışıyor cümlesinden yola çıkarak , çok duygusal bir insan olarak bir kaç cümle kurmak isterim. Somalideki bebeklere ağlarken düşündüğüm şey asla kendim yada kendi bebeğim olmamıştır. Sadece o kişilerle fazla bir empati kurma durumu sanırım. En derinden onların acılarını hissetme gibi bir duygu olsa gerek yaşadığım.
Ego olayına bu kadar takılma nedenim hakkatten egolarımızı aşalım derken insanlığımızı kaybetmeyelim aman aman derim.. Bencilleşmeden yapabilmekte fayda var. Nacizhane deneyimlerim .

Oytun Okkır dedi ki...

neredeyse 1 sene sonra bir cevap veriyorum.
Defne icin, aslinda yapısal olarak daha duygusal olmak ayrı bir sey tabi. Ama senin uzuntun hicbir yerde hicbir kimsenin isine yaramayacak. Ne uzuldugun insan ve kendin. Birisi oldugunde aglarız fakat o kötü bir yere gittiği için değil onu göremeyeceğimiz için, kendimiz için yani.
İdeal olan her an her durumu olumsuz duygular etkisi altında kalmadan algılayabilmektir bence.
Örneğin yaptığım çalışmalarda karşıma oturan çok zor durumdaki insanlar için ben de onlarla beraber ağlasam bu kime iyi gelirdi.
Bu bahsettiğim durum sevgisizlik hic degil, insanlari seviyorum ve gercekten herkesin neye ihtiyaci oldugunu da biliyorum.
Örneğin Türkler çok dramatiktir. Sevinince hayvan gibi, üzülünce hayvan gibi, bir yan gözle baktı diye hemen öldürücem demeler bunların hepsi ego getirileri. Yoksa uzulmek zarar gormektir ve herkes bir caresini bulup bu durumlardan uzaklasmalıdır.

Adsız dedi ki...

Yazınıza bayıldım. .. Bu kadar güzel anlatılamazdı daha önceki okuduklarıma bakılırsa yani mükemmel...Konuya anladığım kadarıyla küçük bir yorum eklemek istiyorum yanlış anladıysam düzeltin lütfen Ego insanın hayatında olumsuz olabilecek her türlü (karşıdan)söz ,davranış düşünce , olay tepki vs. durumda insanın kabullenememesi yaşamaması ve yaşanmaması gerektiğine inandığı düşünce biçimi davranış şeklidir kendisi dokunulmaz ve erişilemezdir...Deniz

Mehmet Kadıoğlu dedi ki...

yazınıza bayıldım muhteşem olmuş.

Adsız dedi ki...

Sizi babanızın ölümü derinden etkilemiş ve sonra kafayı yemişsiniz hepsi bu.